Berktaş için özgürlük şarkıları...
10 Nisan Pazar günü Petrol-İş Genel Merkez binasında yapılan “Nevin Berktaş için Özgürlük Şarkıları” etkinliği sinevizyon gösterimiyle başladı.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Belediye-İş İstanbul 1 Nolu Şube yöneticisi Hüseyin Yıldız, Nevin Berktaş’ın uğruna mücadele ettiği yolda şehit düşen devrimcileri anlattı. Nevin Berktaş’ın da bu yoldaşlarıyla birlikte mücadelesini sürdürdüğünü ve uzun bir tutsaklık süreci yaşadığını belirterek, bu kavganın süreceğini söyledi.
Nevin Berktaş’ın annesi Makbule Berktaş ise, “Onları sahiplenmek benim için bir onurdur. Sizleri burada görmek kızımın ne kadar doğru bir yolda olduğunu göstermiştir” diyerek kitleyi selamladı.
Etkinlikte sahne alan İlkay Akkaya ve Metin Kahraman da Nevin Berktaş’la dayanışma duygularını dile getirdiler.
Emek ve Özgürlük Cephesi, Mücadele Birliği, Halk cephesi ve Devrimci Hareket’in gönderdiği mesajların da okunduğu etkinlikte Tanyeri Şiir Grubu şiir dinletisi sundu.
Gönderdiği mesajla etkinliği selamlayan Nevin Berktaş ise “Kendimi sizin aranızda duyumsuyorum. Etkinlikte emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi.
Etkinlik söylenen türkülerin ardından sona ererken, Proleterce Devrimci Duruş, Halk Cephesi, Mücadele Birliği, Emek ve Özgürlük Cephesi, ESP temsilcileri ile Petrol-İş Genel Merkezi, Belediye-İş Genel Merkezi ve Şube yöneticileri, PEN, TGDP yöneticileri etkinliğe katılım gösterdiler.
Uygar barbarlık!
Ey nesiller sonrasının
andaki yaşayanları
kurumadıysa hayat damarlarınız hala
bugünden tezi yok
kalkın ayağa
ve harekete geçin hemen.
Şimdi, mavi gökyüzünü örten
yalnızca yangınlı yağmur bulutları değil artık
“güzelim dolunayı
kimyasal toz bulutları“ kuşatıyor.
Ve kapitalist barbarlık
bir bumerang gibi
kendisiyle birlikte
can taşıyan her şeye
zehirini kusuyor,
o kendi elinde çaresiz
ve paranın hükümranlığında esir.
Alın kimyasallaşmış
yönetim aygıtlarını ellerinden
gömün onlarla birlikte
ta yedi kat yerin dibine.
Ey yaşayan tanıkları dünyamızın
Hiroşimalar, Nagazakiler
hangisi tehlikeli sizce?
Okyanus patlamalarıyla
gelen Tsunamiler mi,
yoksa nükleer sızıntılarla
geleceğimize süzülen
kimyasal Fukişimalar mı?
Söyleyin,
ne duruyorsunuz?
“biraz dramatik bir türkü,
biraz seramonik bir öykü“ belki
ama siz yine de söyleyin.
Ey Çernobil Ukraynası’nın
nükleer karşıtlarından
Natalia Miranova
Ey Japonyalı kardeşim
Hedekiho Nisiyama
söyleyin bu tuhaf şeyi
ne demektir acaba?
1000 misli radyoaktif madde
Pasifik’te bugün,
ve 4.500 kat radyasyon
normalin üstünde...
Ey bilim insanı aktivistler
“ne çabuk unuttunuz
Galilei’nin küre gibi yuvarlak
ve ışıklı başını“
“yürüyorsa marşlarla uyum içinde“
bilimle uğraşan insan
bilin ki “bilim katlimiz olacak“
eğer ki geç kalırsa
kafa ve kol emeğiniz
bizden yana
inanın doğamız kalp krizinden
insanlık beyin kanamasından ölecek.
Ey işçiler,
duydunuz mu çığlığını
“oğlum ve arkadaşları
kurtarmak için ülkeyi
kabul ettiler
canlarını feda etmeyi
birkaç hafta
veya
birkaç ay sürmez
öleceklerini biliyorlar“ diyen
JAPONYALI ANNE’NİN.
H.Coşkunel
Çivi işçisinden CHP’ye tepki
İşçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs yaklaşırken, direnişçi Akdeniz Çivi işçilerinden Emrah Kara yazdığı mektupla kamuoyuna seslendi ve CHP’nin emekten yana olduğu iddiasıyla sarıldığı demagojiye prim vermeme çağrısı yaptı.
Merhaba emekten yana olan değerli insanlar,
Ben Mersin’de sendikalı oldukları için işten çıkarılan Akdeniz Çivi fabrikası işçisiyim. CHP işgaliyle gündeme gelen işçilerden birisiyim. Maalesef bu ülkede işçi sınıfı medyaya konu olmadan sesini duyurması çok zor. Bazı CHP’liler bu işgale tepki göstermişlerdir ama işçiler orayı işgal etmeden evvel CHP üyesi olan PATRON ve İŞÇİ arasında sorun olduğunu biliyordu hiçbir CHP’li yetkiliden olumlu ya da olumsuz bir yanıt alamadık. Ta ki işgale kadar. İşgal günü işçilerin bir kısmını alabiliriz gibi teklif geldi! Bu da direnişi kırma teklifiydi kabul etmedik. İşgalin saatleri ilerledikçe misafirperverliğin dozu çıkmaya tehditler gelmeye başladı. Sözüm ona emekten yana partinin Genel Başkan Yardımcısı Mersin Millet vekili İsa GÖK “SENDİKA OLARAK CUMHURİYET HALK PARTİSİ’Nİ İŞGAL ETMENİN BEDELİNİ ÖDERSİNİZ’’ dedi. Öyle de oldu. Emekçiler kaybetti işsiz kaldık hem de o emekten yana olduğunu iddia eden, sendikalaşmanın önünü açacağız diyen bir partinin belediye meclis üyesinin işlettiği bir fabrikada sendikalı olduğumuz için işsiz bırakıldık.
Yaklaşan 1 Mayıs nedeni ile bu yazıyı yazmaya karar verdim. Çünkü 1 Mayıs işçinin, emekçinin, ezilen halkların bayramı, bizim bayramımız. Bu anlamlı günde yalansız dolansız maskesiz yürünmeli. CHP gibi bir partinin bu utanç tablosunu görmezden gelip onların emekten yana bir kurummuş gibi görünerek yürümesini inanın hazmedemiyorum. Bence bu sorunu görmezden gelip emek yalanları söylemlerine izin vermeyelim. Bu sorunu çözmeden alana salt iktidar muhalefeti olmak için gelmek, işçi sınıfının yanındayız demek “yaşasın 1 Mayıs”, “Yaşasın Sendika” vs. sadece sözlerden ibaret olur, bu da yalancılıktır.
Bu yalana emekten yana olanlar ortak olmasın. Benim fikrim CHP 1 Mayıs alanına girmemeli.
Selamlar
Emrah Kara
|